23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI ETKİNLİKLERİ KAPSAMINDA, SİVAS BAROSU BAŞKANLIĞI KADIN VE ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU TARAFINDAN, SİVAS İL SOSYAL HİZMETLER VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU’DAKİ ÇOCUKLAR İÇİN 22 NİSAN 2017 CUMARTESİ GÜNÜ PAŞABAHÇE MESİRE ALANINDA PİKNİK VE EĞLENCE PROGRAMI GERÇEKLEŞTİRİLDİ.
DÜZENLENEN ETKİNLİKTE KOMİSYON ÜYESİ AVUKATLARIMIZ, STAJYER AVUKATLARIMIZ, BARO PERSONELLERİMİZ VE ÇOCUK ESİRGEME KURUMU YETKİLİLERİ İLE BİRLİKTE ÇOCUKLARLA SOHBET EDEREK, OYUNLAR OYNAYARAK KEYİFLİ VAKİT GEÇİRMELERİNE KATKIDA BULUNDUK.
Basın Açıklaması 17/02/2016
“ÇOCUKTAN GELİN OLMAZ” DİYORUZ
Bugün Cumhuriyetin ilanından sonra Türk Devrim Hareketinin temel taşlarından olan özgürlükçü, bireyci ve laik özellikleri olan Medeni Kanunun 90. yılını kutluyoruz.
Hukuk devrimi denilince ilk akla gelen Medeni Kanun’un kabulüdür.
17 Şubat 1926 da kabul edilen Medeni Kanun’un özellikle Aile Hukuku bölümünde köklü bir hukuk reformu yaşama geçirilmiştir. Medeni Kanun ile erkeğin birden çok kadınla evlenebilmesi yerine tek eşlilik, erkeğin “boş ol” demesi ile sonuçlanan boşanma yerine, kadının ve erkeğin Kanunda belirtilen nedenlere dayanarak boşanma davası açabilmesi ve mahkeme kararıyla boşanma, mirastan erkek çocuğun tam pay, kız çocuğun yarı pay alması yerine her ikisinin eşit pay almaları kabul edilmiştir.
Devrim yasamız Medeni Kanun ile kadınlar, evlenme, boşanma, mal varlığı, miras gibi özel yaşamlarına ilişkin haklar açısındanerkeklerle eşit konuma getirilmişlerdir.
“EVLENME YAŞI”nın belirlenmesi ve “RESMİ NİKAH”ın kabulü ise kadın haklarının güvencesi olmuştur.
Medeni Kanunumuzda “evlenme yaşı” kadın ve erkek için 17 yaşın doldurulması olarak düzenlenmiştir.
Ancak, günümüzde erken yaşta evliliklerin önüne geçilememektedir.
Aydınlık geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuklarımız için Türk Medeni Kanunun kabulünün 90. Yılında, TÜBAKKOM olarak diyoruz ki ;
- Çocuk Hakları Sözleşmesi gereğince, kanunlarımızda “18 yaşına kadar herkesin çocuk olduğu” kabul edilmeli ve Medeni Kanundaki“evlilik yaşı” da 18 yaşın doldurulması koşuluna bağlanmalıdır,
- Çocuk yaşta yapılan evlilikler temel bir toplumsal sorundur. Çocuğun bedensel ve ruhsal olgunluğa ulaşmadığı “erken yaş evlilikleri” temel insan hakları ve kadına yönelik şiddetin en ağır biçimlerinden biri olarak çocuk hakları ve kadın hakları ihlalidir.
- Erken yaşta evliliklerin önlenmesinde, kadının bedensel ve ruhsal olarak gelişimini tamamlayarak, topluma ve kendisine yararlı bir bireyolabilmesi için “eğitim” şarttır. Bu sebeple de temel eğitimin süresinin 12 yıla çıkarılarak zorunlu, kesintisiz ve örgün eğitim haline getirilmesi sağlanmalıdır.
- Tüm okullarda ve her yaş grubuna “toplumsal cinsiyet eşitliği“ dersi verilmelidir,
- Gelişen, sağlıklı bir toplum inşa edebilmek için “Çocuk Evlilikler”in önlenmesi siyasi bir hedef haline getirilmeli, bu yolda kararlı bir devlet politikası uygulanmalıdır.
TÜBAKKOM olarak, erken yaşta evliliklerin büyük oranda kız çocuklarının sorunu olması nedeniyle, "Çocuktan Gelin Olmaz" diyoruz.
Siyasi iktidarı, ilgili kurum ve kuruluşları ve toplumdaki her bir bireyi bu çok yönlü toplumsal sorunun çözümü için göreve ve duyarlılığa davet ediyoruz.
SİVAS BAROSU ÇOCUK VE KADIN HAKLARI
KOMİSYON BAŞKANI YÖNETİM KURULU ÜYESİ
MANISA DA DÜZENLENEN TÜBAKKOM 13. DÖNEM 1. GENEL ÜYE TOPLANTISINA BAROMUZU TEMSİLEN; SİVAS BAROSU KADIN VE ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU BAŞKANI AV. SERAP HERGÜNER , AV. NİHAN KÜÇÜKKILIÇ VE AV. ZEHRA SARIKUŞ KATILMIŞTIR.
PROGRAM KAPSAMINDA TOPLANTIYA KATILAN 47 BARO TARAFINDAN DİYARBAKIR BARO BAŞKANININ ÖLDÜRÜLMESİ SEBEBİYLE BASIN AÇIKLAMASI DÜZENLENDİ.
İKİNCİ GÜNÜ SOMA ŞEHİTLERİNİN MEZARLARI ZİYARET EDİLEREK ÖĞLE YEMEĞİNDE ŞEHİT YAKINLARIYLA BİRARAYA GELİNMİŞTİR. SOMA KAYMAKAMLIĞI VE ŞEHİT ÇOCUKLARI İLE TÜM HALKA YÖNELİK OLAN VE YENİ AÇILAN SOMA ÇOCUK GELİŞİM MERKEZİ ZİYARET EDİLMİŞTİR.
TÜBAKKOM 13.DÖNEM 1.GENEL ÜYE TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ
28.11.2015 günü yapılan TÜBAKKOM 1. Genel Üye Toplantısında aşağıdaki kararlar alınmıştır :
1. TBB.nin ve tüm baroların staj eğitim merkezlerinde Kadın hakları ve
toplumsal cinsiyet eşitliği , 6284 Sayılı Yasa ve Uygulama Yönetmeliği , Uluslararası Sözleşmeler (CEDAW ve İstanbul Sözleşmesi gibi ) ‘in zorunlu ders olarak konulmasının TBB. Yönetim Kurulu’na ve Adalet Akademisinde hakim ve savcı adaylarına da aynı şekilde eğitim verilmesinin Adalet Bakanlığı’na yazı yazılarak önerilmesine,
2. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan “ 6284 Sayılı yasa kapsamında
aleyhine koruma ve tedbir kararı verilenlere ” ilişkin bir kütük oluşturulması ve bunun UYAP ortamında paylaşılmasının istenilmesine,
3. TÜBAKKOM tarafından 6284 Sayılı Yasa kapsamındaki başvuruların
gizli tutulması, kişilerin paylaşımına ve görmesine açık olmaması,tevzi bürolarından bilgi verilmemesi, karar tebliğe çıkarılıncaya kadar SMS yoluyla bilgilendirme yapılmaması için Adalet Bakanlığı’na, Milli Eğitim Bakanlığı’na, İçişleri Bakanlığı’na, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na, Sağlık Bakanlığı’na ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na yazı yazılmasına,
4. Adalet Bakanlığı’na yazılarak baroların adli yardım bürolarından
atanan avukatların açtıkları Adli Müzaheret talepli davalarda harç ve mahkeme masraflarının adli müzaheretten karşılanması konusundaki taleplerin kabulünün zorunlu hale getirilmesi için gerekli yönetmelik değişikliklerinin yapılmasının istenilmesine,
5. Okul öncesi eğitimden başlayarak eğitimin her kademesinde
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, İnsan hakları, Çocuk hakları, Kadın Hakları , Demokrasi ve Yurttaşlık Bilinci konularının zorunlu ders olarak Milli Eğitim müfredatına konulması için Milli Eğitim Bakanlığı’na yazılmasına,
6. Tüm illerdeki üniversitelerde Kadın hakları ve Toplumsal Cinsiyet
Eşitliği dersi konulması için Yüksek Öğretim Kurumu’na yazı yazılmasına,
7. 6284 Sayılı Yasa kapsamında tedbir kararları verilirken talep olmasa da
şiddete uğrayanın ekonomik olarak güvence altına alınabilmesi için şiddet mağduruna tahsis edilen konutun elektrik, su, doğalgaz, kira, aidat vb. giderlerinin şiddet uygulayan tarafından karşılanması konusunun tedbir kararında yer alması hususunun Aile Mahkemeleri , Aile mahkemesi olmayan yerlerde de Asliye Hukuk mahkemesi hakimlerine bildirilmesi konusunda HSYK’ ya tavsiyede bulunulmasına,
8. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’ndan tüm illerde ŞÖNİM’ lerin
kurulmasının istenilmesine,
9. 6284 Sayılı Yasanın uygulamasında görevli olan Bakanlıklara yazı
yazılarak kurumlararası koordinasyonun sağlanmasının ve barolarla işbirliği içinde çalışılmasının istenilmesine,
10. TBB. nden Adli Yardım Kanunu ve Yönetmeliğinin tüm barolarda
uygulanması ve bu kapsamda da tüm barolarda Kadın Danışma ve Şiddeti Önleme Merkezlerinin kurulması için gerekli desteklerin verilmesinin istenilmesine ve bu merkezlerin kurulmasının TÜBAKKOM tarafından izlenmesine,
11. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı yasada yer alan şiddet
uygulayanın tedaviye yönlendirilmesi ve tedavisinin ŞÖNİM tarafından takip edilmesiyle ilgili hükmünün yerine getirilmesinin sağlanması için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na ve Sağlık Bakanlığı’na yazılmasına,
12. Çocuk Gelinler Kurultayı’nın 20- 21 Şubat. 2016 tarihlerinde
Ankara’da TBB. nde yapılmasına ,
İşbu kararlar Divan Kurulu tarafından düzenlenerek TÜBAKKOM üyesi baroların bilgisine sunulmuştur.
TÜBAKKOM 13.DÖNEM SÖZCÜSÜ
OSMANİYE BAROSU KADIN VE ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU
BASIN BİLDİRİSİ
Kadına yönelik şiddet insan hakları ihlalidir. BM Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesinde ve Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesinde kadına yönelik şiddet “kamusal veya özel yaşamda kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı, ıstırap veren ya da verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem, tehdit, zorlama, keyfi olarak özgürlükten, ekonomik gereksinimlerden yoksun bırakma” olarak tanımlanıyor. İstanbul Sözleşmesinin önsözünde, “kadınlara yönelik şiddetin, erkekler ve kadınlar arasındaki eşitlikçi olmayan güç ilişkilerinin dışa vurumu olduğu, kadınlara karşı ayrımcılık yapılmasına yol açtığı ve kadınların ilerlemelerinin önünde engel olduğu, bu nedenle şiddeti önlemenin bir devlet politikası olması gerektiği vurgulanıyor.
25 Kasım gününün kadınlarla ilgili diğer günlerden önemli bir farkı vardır. O da 25 Kasım’larda dünyanın her yerinde kadınlara ve kız çocuklara yönelik giderek artan cinsiyete dayalı şiddete odaklanılmış olmasıdır. Günümüzde, kadına yönelik şiddet olgusu, sadece bir kadın sorunu olarak değil, toplumsal bir sorun olarak çok yönlü olarak gündeme alınmakta ve çözüm üretmek için sosyoekonomik koşullar, politik gelişmeler ve kültürel etkenlerle birlikte değerlendirilmektedir.
Yerel ve ulusal medyaya yansıyan haberlere göre 2015 yılında Ekim ayına kadar ERKEKLER, 236 KADINI, boşanmak istediği için veya evlenmek istemediği için öldürdü. Kadına yönelik şiddet artarak devam etti, 15 kadın ve kız çocuğuna tecavüz etti, 5 kadın ve kız çocuğuna zorla fuhuş yaptırdı, 29 kadını yaraladı, 6 kadın ve kız çocuğuna cinsel tacizde bulundu. Öldürülen kadınlar arasında, yasal haklarını kullananlar, katili hakkında 3 kez koruma kararı çıkartmış olan da vardı.
Hangi yasayı getirir isek getirelim ailede ve toplumda bu yetiştirilme sorunları aşılmadan, temel eğitimde, hatta anasınıfında bu yönde eğitim metotlarıyla dersler verilmeden, toplumsal cinsiyet eşitliği sağlanmadan yasaların bir anlamı kalmamakta, her gün çığ gibi büyüyen kadına yönelik salt şiddet, öldürme fiillerinin önüne geçilememektedir.
Türk Ceza Kanunumuzda mevcut olan ve hakim takdirine bırakılan; “haksız tahrik indirimi” ve “iyi hal indirimi” ne dair maddelerin, erkek terörüne maruz kalan şiddet mağduru kadınlarda, özellikle de tecavüz ve taciz mağduru kadın dosyalarında maddelerin gerekçelerine, amacına, kapsamına ve mehaz kanunlardaki uygulama şekilleri ile uluslararası sözleşmeler hükümlerinin de dikkate alınarak toplumsal cinsiyet bakış açısından kurtulmuş olarak hukuka uygun uygulanması toplumsal tepkiler ile sağlanmalıdır. Zira bu indirimler tamamen hakim takdirinde olup, hakimin takdiri toplumsal baskı ile de sağlanmalıdır.
Risk gruplarına, şiddetle sık karşılaşan meslek gruplarına ve kamuya yönelik eğitim , bilgilendirme çalışmalarına hız verilmelidir.
Erkek egemen zihniyet, kadın erkek eşitliğini göz ardı eden yönetim anlayışı, şiddetin önlenmesi konusunda yasaların yaşama geçirilememesi karşısında, kadına yönelik şiddetle mücadele için hazırlanan Ulusal Eylem Planı hızla ve kararlı bir devlet politikasıyla hayata geçirilmelidir.
Kadının güçlenmesi, ailede ve toplumda BİREY olarak dikkate alınması, toplumda zihniyet değişikliğinin sağlanmasına yönelik eğitimin her kademesinde, toplumsal cinsiyet eşitliği verilmesiyle şiddetin önlenmesinde önemli gelişme mümkün olacaktır. Güçlü ve sağlam bir toplum için kadına şiddete HAYIR..
SİVAS BAROSU
YÖNETİM KURULU ÜYESİ
KADIN VE ÇOCUK HAKLARI KOMİSYON BAŞKANI
TUBAKKOM- Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu; İstanbul Barosu Kadın Hakları Komisyonunun 20.03.1999 tarihinde düzenlediği demokratikleşme yolunda yasalarda ve yaşamlarda kadın erkek eşitliği “ toplantısında yaptığı çağrı üzerine TBB tarafından 05.06.1999 tarihinde kurulmasına karar verilmiştir. Komisyonunun 12. Dönem Genel Kurul toplantısı 25.04.2015 tarihinde Samsun Barosu’nun ev sahipliğinde 42 Baronun Kadın Hakları/Hukuku Komisyonlarının temsilcilerinin katılımıyla yapıldı.
Toplantıda başlıca aşağıdaki hususlar değerlendirildi;
1983 tarihli Rahim Tahliye ve Sterilizasyonu tüzüğünde yer alan “rahim tahliyesinde eş rızası” hükmünün başta İnsan hakları Evrensel Beyannamesi, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) olmak üzere uluslararası sözleşmelere aykırılığı
Eşit haklardan geriye adım niteliğinde yasa değişiklikleri yapıldığı; örneğin TMK da düzenlenen miras hükümlerinin ihlaline sebep olabilecek şekilde 15.05.2014 tarihli RG de yayınlanan 6537 sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 8/c a)” Kişisel yetenek ve durumları göz önünde tutulmak suretiyle tespit edilen ehil mirasçıya tarımsal gelir değeri üzerinden devrine….” şeklindeki hüküm TMK’nın miras hukukundaki cinsler arası eşitliğe dair düzenleme içeren hükümlerine aykırı olup kazanılmış haklarımızdan geri gidiş olduğu,
4+4+4 sisteminin Kız çocuklarının eğitimin üst aşamasına geçmesine engel teşkil ettiği ve çocuk evliliklere yol açtığı, Türkiye’nin Avrupa ülkeleri arasında kız çocuklarının eğitimi terk oranının en yüksek ülke olarak raporlandığı,
Milli Eğitim Bakanlığınca okul öncesinden başlayarak eğitimin her kademesinde toplumsal cinsiyet eşitliği zihniyetinin yerleşmesi için, insan hakları, çocuk hakları, kadın hakları, demokrasi ve yurttaşlık bilgisi içeren bir derse müfredatta yer verilmesi gerektiği,
İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı Kanunda devletin kadına yönelik şiddete ilişkin istatistiki verilerin toplanması ve raporlanması yükümü mevcut olduğu halde bu verilerin yayınlanmadığı,
Kadına yönelik şiddet içeren suçlarda özel bir infaz düzenlemesi getirilmesi, bu tarz suçların cezalarının ertelenmemesi, iyi hal indirimi yapılarak hükmün açıklanmasının geriye bırakılmaması ya da para cezasına çevrilmemesi gerektiği,
Konularına dikkat çekildi ve tüm bu konularda TUBAKKOM olarak çalışmaların sürdürülmesine karar verildi.
TUBAKKOM-Türkiye Barolar Birliği Kadın Hukuku Komisyonu, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının toplumsal cinsiyet eşitliği açısından zihniyet dönüşümüne yeterli katkıyı veremediğini, kadın sorunlarına kararlılıkla çözüm getiremediğini vurguladı ve acilen 2011’de kaldırılan Kadın Bakanlığı’nın yeniden kurulması çağrısını bir kez daha yineledi.
Sivas Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Serap HERGÜNER ve Baro avukatlarımızdan Av. Demet GÖKTAŞ ile Av. Hülya TANER’inde katıldığı, 25-26 Nisan tarihleri arasında düzenlenen Genel Kurula Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi ve TÜBAKKOM Eşgüdüm Sorumlusu Av. Yurdagül Gündoğan, baro başkanları, 42 Barodan 110 avukat katılım gerçekleştirdi.
Konuşmaların ardından Av Nazan Moroğlu Çocuk Gelinler ve Kadın sorunları konusunda sunum yaptı.
Daha sonra TÜBAKKOM 13. Dönem Sözcüsü seçimi için 42 baro başkanlığından 51 delege oy kullandı.
Ankara Barosu Çocuk Hakları Merkezi tarafından Çocuk Hakları İhlallerine Karşı Barolar Elele başlığıyla adıyla düzenlenen Çocuklara Yönelik Hak İhlallerinin Takibi ve Hukuksal Destek Süreçlerinde Barolar Arası İşbirliği Çalıştayı, 18-19 Nisan 2015 tarihlerinde Ankara Metropolitan Hotel’de yapıldı.
Sivas Barosu Kadın ve Çocuk Hakları Komisyonu Başkanı Av. Serap HERGÜNER'in de katıldığı, iki günlük çalıştayın ilk gününde, baroların çocuk hakları birimlerinin mevcut çalışma sistemleri değerlendirildi ve baroların davalara müdahil olarak katılımının sağlanmasının yolları arandı.
Çalıştayın ilk gününde ayrıca, Özgürlükçü Adalet Sistemine Özgürlükçü Bakış Açısının Sağlanması Paneli yapıldı.
Aşağıda ismi geçen tüm Baroların Çocuk Hakları Komisyonları ve Merkezleri olarak; bu vahim olayla ilgili gelişmeleri takip edeceğimizi, Eskişehir ilinde gerçekleşmiş olsa da her birimizin bu soruşturmanın ayrı ayrı takipçisi olacağımızı ve örtbas edilmesine izin vermeyeceğimizi kamuoyuna duyurur, çocukların maruz kaldığı her haksızlıkta ve istismar olayında üzerimize düşeni yapacağımızı bildiririz.
ESKİŞEHİR BAROSU - SAKARYA BAROSU - MANİSA BAROSU - KÜTAHYA BAROSU - İZMİR BAROSU –
AYDIN BAROSU - GAZİANTEP BAROSU - ANKARA BAROSU - EDİRNE BAROSU - SİVAS BAROSU -
BURSA BAROSU - DİYARBAKIR BAROSU - ELAZIĞ BAROSU - BİTLİS BAROSU
Eskişehir/Beylikova ilçesi 19 Haziran İmam Hatip Ortaokulu’nda yaşananlar
Toplum içinde sıkça duyulan “dayak cennetten çıkmadır; eti senin kemiği benim ” gibi sözleri kullanmayı bırakmalı, bu konuda net bir tavır içinde olmalıyız. Bilgi yuvası olması gereken okullarda şiddet vakalarına son verilmediği sürece geleceği emanet edeceğimiz çocukların sağlıklı bir şekilde yetişmesi olmayacaktır
Söz konusu olayla ilgili gerçeklerin kamuoyuna ayrıntılarıyla yansıtılmasında dikkat edilmesi gereken hususların yanı sıra, yargılamanın sekteye uğramaması ve delillerin karartılmaması için çocukların kimlik bilgilerinin gizli tutulması da önemlidir. Yine vurgulamak gerekir ki, yerel mevzuatımızda yer alan Çocuk Koruma Kanunu, TCK ve Anayasamız, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi ile Lanzorette Sözleşmesi gereği çocukların haklarını koruyacak olanlar başta yetişkinler ve devletin kendisidir. Çocukların yüksek yararı, yaşama ve gelişme hakkı ciddi olarak ihlal edilmektedir. İvedilikle yaşanılanlara müdahale ederek yetkililerin hukuka ve hakkaniyete uygun çözümleri uygulamaları gerekmektedir.
DEĞERLİ BASIN MENSUPLARI;
DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KADINLARIN EŞİT İŞE EŞİT ÜCRET, GÜNDE SEKİZ SAAT ÇALIŞMA VE DOĞUM İZNİ TALEPLERİYLE 1857 YILINDA BAŞLATTIKLARI EŞİTLİK MÜCADELESİNDE, HAKLARI UĞRUNA CAN VERDİĞİ GÜNDÜR. GÜNÜMÜZDE 8 MART’LAR, KADIN SORUNLARINA ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİN KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN KALDIRILMASI VE KADINA YÖNELİK ŞİDDETE SON VERİLMESİ İSTEMLERİNİN; BİR KEZ DAHA DİLE GETİRİLDİĞİ GÜNDÜR.
YOKSULLUK, EŞİTSİZLİK VE SOSYAL ADALETSİZLİK DÜNYADA KADINLARI ERKEKLERDEN DAHA ÇOK ETKİLEMEKTEDİR. HALEN TÜM TOPLUMLARDA KADINLAR DAHA AZ EĞİTİM ALMAKTA, OKUMA YAZMA ÖĞRENMELERİ ENGELLENMEKTEDİR. TÜRKİYE’ DE KADINLAR SİYASAL HAYATTA VE GEREK KAMU GEREKSE ÖZEL İŞLETMELERDE YÖNETİCİ OLARAK TEMSİL EDİLMEMEKTEDİR.
SON GÜNLERDE GİDEREK ARTAN SAYIDA KADIN EŞİ, ESKİ EŞİ VEYA SEVGİLİSİ TARAFINDAN ŞİDDET GÖRMEKTE, ÖLDÜRÜLMEKTE VE CİNAYETE KURBAN GİTMEKTE, ŞİDDET OLAYLARINA MARUZ KALMAKTADIR.
2014 YILINDA 296 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ,39 KADIN İNTİHAR ETTİ,191 KADIN TECAVÜZ VE TACİZE UĞRADI,585 KADIN DARP SONUCU YARALANDI.
EMNİYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN 2014 VERİLERİNE GÖRE ŞİDDET GÖRDÜĞÜ GEREKÇESİYLE POLİSE BAŞVURAN KADIN SAYISI 118 BİN 14’E ÇIKMIŞTIR.77 BİN 288 KADIN HAKKINDA GEÇİCİ KORUMA KARARI ALINMIŞTIR.ŞİDDET GÖREN KADINLARDAN 125’İ KİMLİK DEĞİŞTİRMİŞ,38’İNE YAKIN KORUMA VERİLMİŞTİR.
KADINA YÖNELİK ŞİDDET “KAMUSAL VEYA ÖZEL YAŞAMDA KADINLARA FİZİKSEL, CİNSEL VEYA PSİKOLOJİK ACI, ISTIRAP VEREN YA DA VEREBİLECEK OLAN CİNSİYETE DAYANAN BİR EYLEM, TEHDİT, ZORLAMA, KEYFİ OLARAK ÖZGÜRLÜKTEN, EKONOMİK GEREKSİNİMLERDEN YOKSUN BIRAKMA” OLARAK TANIMLANMAKTADIR. KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET HALEN EN UTANÇ VERİCİ İNSAN HAKLARI İHLALLERİNDENDİR. DÜNYA VE TÜRKİYE`DE KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET HER GEÇEN GÜN ARTMAKTADIR. RESMİ RAKAMLARA GÖRE 7 YILDA %1400 ARTIŞ GÖSTERMİŞTİR. ÜLKEMİZDE KADINLAR, YAŞAMIN HER ALANINDA ŞİDDETE MARUZ KALMAKTADIR. AMA KADINLAR EN ÇOK EŞLERİ YA DA SEVGİLİLERİ TARAFINDAN ŞİDDETE MARUZ BIRAKILMAKTADIRLAR.
· “HAYATI BOYUNCA” EŞİNDEN EN AZ BİR KEZ FİZİKSEL ŞİDDET GÖRMÜŞ KADINLARIN ORANI TÜRKİYE GENELİNDE % 39’DUR. BOŞANMIŞ VE AYRILMIŞ KADINLARIN %78’İ FİZİKSEL ŞİDDETE MARUZ KALMAKTADIR. EĞİTİM DÜZEYİ ARTTIKÇA FİZİKSEL ŞİDDET GÖRDÜĞÜNÜ SÖYLEYEN KADINLARIN ORANI AZALMAKTADIR. OKUMA YAZMA BİLMEYEN KADINLAR ARASINDA EN AZ BİR KEZ FİZİKSEL ŞİDDETE MARUZ KALDIĞINI SÖYLEYENLERİN ORANI %43 İKEN, YÜKSEK ÖĞRENİM GÖRMÜŞ KADINLAR ARASINDA BU ORAN % 12’DİR.
KADINA YÖNELİK ŞİDDETE YASAL ÖNLEMLERİN ALINMASI İLE İLGİLİ BİR SORUN DA, KADINA YÖNELİK ŞİDDET DAVALARINDA “HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMİ” UYGULANMAKTADIR; HALEN MEVCUT YASALARA GÖRE YARGI ORGANLARINCA CİNSEL TACİZE UĞRAYAN ÇOCUK VE KADINLARIN RUH SAĞLIĞININ BOZULUP BOZULMADIĞINI DEĞERLENDİRMELERİ İSTENMEKTEDİR. ŞİDDETE UĞRAMAK KADINLARDA BİRÇOK RUHSAL HASTALIĞIN OLUŞUMUNU TETİKLEMEKTEDİR.
8 MART DÜNYA KADINLAR SİVAS BAROSU KADIN VE ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU OLARAK TÜM BU OLUMSUZLUKLARIN GİDERİLMESİ İÇİN ÖNERİ VE TALEPLERİMİZ;
-İMZALANMIŞ OLAN ULUSLARARASI SÖZLEŞMELERİN YAŞAMA GEÇİRİLMESİ: 2006/17 SAYILI BAŞBAKANLIK GENELGESİ GİBİ OLUMLU YÖNDEKİ TÜM HUKUKSAL DÜZENLEMELER KÖKLÜ YAPISAL ÇÖZÜMLER ÜRETİLMESİ BEKLENMEDEN UYGULAMAYA KONMALIDIR. TÜRKİYE’NİN KABUL ETTİĞİ KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİ SÖZLEŞMESİ (CEDAW)’NE GÖRE; TÜRKİYE, TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİKLERİNİ GİDERMEKLE VE KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ ÖNLEMEKLE MÜKELLEFTİR.
-KADINLARIN YAŞAM HAKLARINI GARANTİ ALTINA ALMAK ÜZERE CİDDİ VE KAPSAMLI BİR EYLEM PLANI HAZIRLANMALI, GEREKLİ TÜM ADIMLAR ATILMALI VE FİİLİ OLARAK YAŞAMA GEÇİRİLMELİDİR. TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KADIN ERKEK FIRSAT EŞİTLİĞİ KOMİSYONU FAALİYET RAPORU VE KADININ STATÜSÜ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN HAZIRLADIĞI EYLEM PLANLARI HIZLA UYGULANMAYA GEÇİRİLMELİDİR.
-KADINA YÖNELİK ŞİDDET DAVALARINDA UYGULANAN “HAKSIZ TAHRİK İNDİRİMLERİ” KALDIRILMALI, 5237 SAYILI TCK’NIN 29. MADDESİ UYGULANMAMALIDIR. NAMUS CİNAYETLERİ, ULUSLARARASI HUKUK AÇISINDAN YARGISIZ İNFAZ OLARAK KABUL EDİLMEKTEDİR. BU CİNAYETLERİ ENGELLEMEK İÇİN FARKLI DÜZEYLERDE STRATEJİLER GELİŞTİRİLMELİDİR.
-ŞİDDET GÖREN, ÖLÜMLE TEHDİT EDİLEN KADINLAR TÜM YASAL HAKLARINI KULLANMALARI SAĞLANMALIDIR
-KADINLARA YÖNELİK HER TÜR DÜZENLEME KADINLARIN VE KADIN ÖRGÜTLERİNİN GÖRÜŞLERİ ALINARAK YAPILMALIDIR. SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ TALEPLERİ KARŞILANMALI, ÇALIŞMALARINA DESTEK VERİLMELİDİR.
TOPLUMSAL CİNSİYET AYRIMCILIĞI İLE MÜCADELE İÇİN GELİŞTİRİLECEK ETKİLİ POLİTİKALAR HIZLA YAŞAMA GEÇİRİLMELİDİR.
KADINLARIMIZI ANLADIĞIMIZ, SAYGI DUYDUĞUMUZ, YAŞAM VE ÖZGÜRLÜK HAKKI BAŞTA OLMAK ÜZERE SAĞLIK, EĞİTİM, YİYECEK, BARINMA VE TOPLUMSAL HİZMETLER DE İÇİNDE OLMAK ÜZERE SAĞLIĞINA VE ESENLİĞİNE UYGUN BİR YAŞAM DÜZEYİNE KAVUŞMA MAL VE MÜLK EDİNME; ÇALIŞMA, İŞİNİ SEÇME ÖZGÜRLÜĞÜNE SAYGI DUYULDUĞU ÖLÇÜDE MUTLU BİR DÜNYA KURMUŞ OLURUZ.
BİRLİK DAYANIŞMA VE MÜCADELE GÜNÜ OLAN BU GÜNDE BÜTÜN DÜNYA VE ÜLKEMİZ KADINLARININ 8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜ KUTLUYORUZ.
SİVAS BAROSU KADIN HAKLARI KOMİSYONU
BASIN AÇIKLAMASI
20 yaşında Özgecan Aslan hunharca katledildi;
Tek suçu kadın olmaktı, tek suçu insanca yaşamak istemesi ve okuluna gitmesiydi. Okulu bitirince yardımcı olmak istediği kişiler bunu ona çok gördüler.
Kadına yönelik şiddetin ve kadın cinayetlerinin sebep ve sonuçlarını yıllardır defalarca dile getirdik. Kadınlarla erkekler arası fiili eşitsizlik ve her türlü ayrımcılığın bir sonucu olan erkek şiddetine karşı acil olarak önlem alması gerektiğini belirttik. Ancak önümüze çıkan acı gerçek Medeni kanunun kabulü ile önemli haklar kazandığımız 17 Şubat 1926’dan bu güne gerçek sorunun çözümünün toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına karşı bakış açısının değiştirilmesi gerekliliği ve bu konuda bir arpa boyu yol alamamış olmamız.
Aile içinde kadın ve erkeğe biçilmiş kalıplarla ve kadını birey olarak görmeyen anlayışla yetişen çocuklar, yaşamı boyunca şiddet uygulamaya eğilimli olmaktadırlar. Bu kısır döngüyü durdurmak için şiddetle mücadelede kararlı bir devlet politikasına ihtiyaç vardır.
Kadın cinayetlerindeki ve kadına yönelik şiddetteki korkunç artış; bir kişinin annesinin bile diz kapağından dahi tahrik olabileceğini utanmadan söyleyen; hamilelerin sokağa çıkmasının edepsizlik olduğunu ileri süren; 6 yaşındaki kız çocuğuyla evlenmek mümkündür diyen zihniyetin; kadın üzerinden yürütülen yanlış politikaların sonucudur. Bu olaylar azımsanamaz, küçümsenemez, münferit kabul edilemez.
Kadın önce insandır; kadınların dolmuşa bindiğinde şoförün kapıyı kapatıp, gaza basarak ıssız bir yere götüreceği korkusuna kapılmadan, bu korku yüzünden tek kalmamak için son inenle birlikte inmek zorunda kalmadan, ıssız bir sokakta iki adımda bir arkasına tedirginlikle bakmadan, arkasından gelen kişinin adımlarının temposuna kulak kesilmeden, yanından geçen birinin kendisine taciz edebileceği endişesi olmadan, evde, sokakta, işyerinde güvenle yaşayabilmesini istiyoruz. Bunun için devletimiz çağdaş bir sosyal devlet olmanın gereğini yerine getirmeli, bu konuda gerekli olan hassasiyeti göstererek; eğitim çalışmaları ve yasal düzenlemeleri yapmalıdır.
Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılığın sona erdirilmesi için ;
-Devletin kadınlara yönelik her türlü şiddet eylemini açık bir şekilde kınamasını,
-Aile içi şiddeti ve genel olarak kadın ve çocuklara yönelik şiddeti önlemek için kampanyalar, ana-baba eğitim programları başlatılmasını,
-Evde, sokakta, işyerinde yaşanan kadına yönelik şiddetin sorumlularının yargılanmasını ve caydırıcı yasal tedbirler alınmasını,
-Öldürülen ya da şiddet uğrayan kadınların; giydikleri elbiselerin rengi, makyaj yapmaları, evlerine bir saat geç gelmeleri, cep telefonuyla sıkça konuşması gibi nedenler tahrik sayılarak büyük ceza indirimleri uygulanmaktadır. Toplumun en savunmasız kesimi olan kadın ve çocukların yaşam hakkına yönelen suçlarda ceza indirimi uygulanmamasını istiyoruz.
-Kamu hizmeti veren toplu taşıma ve taksi duraklarında çalıştırılacak personel alımlarında güvenlik soruşturması getirilerek fiziksel şiddet ve cinsel istismardan dolayı haklarında adli soruşturma ve kovuşturma yapılan şahısların bu tür hizmetlerde çalışmaları men edilmeli.Bir standart getirtilmelidir.
-Sabıka sistemi oluşturulmalı ve bu sistem üzerinden işveren kurum tarafından soruşturulma yapılması sağlanmalıdır.Yapılan ihbar ve şikayetler dikkate alınmalıdır.
|
Senin ve senin gibi pek çok kadının hayatta kalmasını sağlayamadığımız, hak ettiğiniz gibi özgür ve güven içinde yaşatamadığımız için özür dileriz Özgecan. En azından Yargılama sürecinde davaya müdahil olup, sanıkların en ağır şekilde cezalandırılması için elimizden geleni yapacağız. Başka Özgecanlar güvende yaşasın ve canından olmasın diye, “Kadının İnsan Hakları” ( Yaşama- Okuma –Çalışma-Meslek edinme vb.) mücadelemiz kadın cinayetleri ve şiddet son bulana kadar devam edecektir. Biz susmayacağız söz veriyoruz.
5 ARALIK DÜNYA KADIN HAKLARI GÜNÜ DOLAYISIYLA AÇIKLAMALARDA BULUNAN AVUKAT HERGÜNER, “KADINA YÖNELİK EŞİTLİĞE AYKIRI UYGULAMALARIN TEMELİNDE TOPLUMSAL CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ VE AYRIMCILIĞI YATMAKTADIR. BİLİYORUZ Kİ KADIN BİREY OLARAK DİKKATE ALINMADIKÇA SADECE KORUNMAYA MUHTAÇ BİR KONUMA KONULDUKÇA KADIN ERKEK EŞİTLİĞİNDEN VE GERÇEK DEMOKRASİDEN SÖZ EDİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR” DEDİ.
SİVAS BAROSU YÖNETİM KURULU ÜYESİ AVUKAT SERAP HERGÜNER, MÜDAHİL OLMA TALEPLERİNİN REDDEDİLDİĞİ BUNA RAĞMEN DAVANIN TAKİPÇİSİ OLACAKLARINI DİLE GETİRDİ.
PANELDE SİVAS BAROSU YÖNETİM KURULU ÜYESİ AVUKAT SERAP HERGÜNER KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN HUKUKSAL BOYUTU HAKKINDA, HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜNDEN PSİKOLOG SERMİN DOĞAN ŞİDDETİN PSİKOLOJİK BOYUTU HAKKINDA, HALK SAĞLIĞI MÜDÜRLÜĞÜNDEN FİDAN ACIDERELİ ŞİDDETİN KADIN SAĞLIĞI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ HAKKINDA, İL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜNDEN POLİS MEMURU KERİME KAYAHAN KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN GÜVENLİK BOYUTU HAKKINDA VE AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR İL MÜDÜRLÜĞÜNDEN SOSYOLOG SELDA BULUT ŞİDDETİN TOPLUMLAR ÜZERİNDEKİ ETKİSİ HAKKINDA BİLGİ VERDİ.