BASIN BİLDİRİSİ
95 yıl önce bugün, Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri atılmış ve Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün rehberliğinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi açılarak hâkimiyetin kayıtsız şartsız millete ait olduğu ilân edilmiştir.95 yıl önce TBMM’nin kurulması ile bu topraklarda başlayan bağımsızlık mücadelesi,bugün tüm dünya çocukları için bir bayramdır.Bu bayram Türkiye Cumhuriyetinin çocuklara verdiği değerin ve duyduğu güvenin göstergesidir.
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı, TBMM'nin açıldığı, ulusal egemenliğimizin ilan edildiği bu günü tüm dünya çocuklarına armağan etmiştir. Dünya üzerinde, çocuklara böyle bir günün ithaf edildiği başka bir millet bulunmamaktadır.
Büyük Önder tarafından her ne kadar çocuklara büyük bir önem verilmiş ve çocuklar geleceğin teminatı olarak gösterilmiş ise de, aradan geçen 95 yıl içerisinde sadece Türkiye’de değil tüm dünya da çocuk hakları gerektiği gibi korunamadığı gibi çocukların yaşadığı sorunlar çığ gibi giderek büyümüş, çocukların ruhsal ve bedensel gelişimlerine uygun olarak yaşama hakları devletler tarafından korunamamıştır. Halen dünya üzerinde özellikle Ortadoğu’da devam etmekte olan iç savaşların en büyük mağdurları yine koruyamadığımız, gözetemediğimiz çocuklarımızdır.
Ulusal egemenlik gibi son derece önemli bir konunun çocuklarla özdeşleştirilmiş olması, Atamızın dehasını ve çocuk sevgisini açıkça ortaya koyduğu gibi, ne yazık ki bugün ülkemizde ulusal egemenliğin modern hukuk sistemlerinde 3 vazgeçilmez unsuru olarak kabul edilen yasama, yürütme ve yargı erklerinin tek elde toplanmış olması son derece kaygı vericidir. Çocuklarımızın aydınlık yarınlarda, ulusal egemenlik kavramını modern demokrasilerde olması gerektiği gibi, yasama, yürütme ve yargı erklerinin kuvvetler ayrılığı ilkesi dahilinde yaşamaları en büyük arzumuzdur.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve UNICEF tarafından yayımlanan verilere göre, ülkemizde 320 bin çocuk işçinin çalıştığı bildirilmektedir. Bu çocuklardan 124 bininin okula devam etmediği yine bu çocuklardan 80 binin sokaklarda yaşamakta olduğu açıklanmıştır. BM Çocuk Hakları Bildirgesi’nin 6. maddesi; çocuğun kişiliğinin gelişmesi için anlayış ve sevgiye gereksinimi olduğunu, bilgi, sevgi, eğitim olanaklarının maddi ve manevi olarak, aile tarafından sağlanmasında devlet güvencesi altında olduğu, her doğan çocuğa vaat edilmiştir. Ve 9. Maddesinde çocukların her türlü istismar, ihmal ve sömürüye karsı korunması, hiçbir şekilde ticaret konusu olamayacağı, çalıştırılamayacağı, hele ki fiziksel, zihinsel, ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe izin verilmemesi tüm dünya tarafından imza altına alınmış ve Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nda da 41. ve 42. maddelerinde, devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle anne ve çocuğu kendi koruması altına alır; ve çocuğun asla eğitim öğretimden yoksun bırakılamayacağı devlet güvencesindedir. Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK) tarafından son 5 yılda haklarında koruma kararı alınan çocukların yüzde 18,6'sının anne ve babasının ihmal ve istismarına maruz kaldığı için korumaya alındığı bildirilmiştir. Türkiye’de her geçen yıl 18 yaşın altında evlendirilen kız çocuklarının sayısı artmaktadır.
Çocuk cezaevlerindeki yaşanan hak ihlalleri de bir süredir kamuoyunda yeralmaktadır.Yine Türkiye’nin de taraf olduğu başta Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme,Uluslararası sözleşmeler ve 5395 Sayılı Çocuk Koruma Kanunu uyarınca:
18 yaşına kadar herbireyin ‘çocuk’’ kabul edilmesinin yasal bir zorunluluk olduğunu,
Hiçbir ayrım gözetmeden her çocuğun yaşaması,gelişmesi,yaşama katılımının sağlanması ve tüm düzenlemelerde çocuğun yüksek yararının gözetilmesi gerektiği,
Çocuk adalet sistemi içerisinde yer alan her çocuğa yaşına özgü muamelelerde bulunulmasının ve çocuk adalet sistemi içinde yer alan çocuklarla ilgili verilecek kararlarda çocuğun özgürlüğünün kısıtlanmasına son çare olarak başvurulması gerektiği,
Adalet sistemine giren çocuğun toplumda izole edilerek cezalandırılmasının değil,eğitici ve onarıcı bir yaklaşım sergilenerek toplum içinde toplumla bütünleşmesinin sağlanmasının yasal bir zorunluluk olduğu,
Başta cezaevleri olmak üzere tüm kapalı kurumların şiddet oluşmasına ortam yarattığının ve kapalı kurum yapısının çocuk adalet sisteminin felsefe ve yaklaşımına aykırılık taşıdığı,
Çocukların yaşadıkları hak ihlallerinin gerek çocukların yaşamında gerekse toplumda kalıcı ve telafisi zor izler bıraktığının göz önünde bulundurulmasının büyük önem taşıdığını hatırlatıyoruz.
Tüm bu veriler ışığında koruyucu politikaların oluşması çağrısında bulunurken,çocuklarının yaşamlarını idame ettirecekleri alanların cezaevleri değil,rehabilite edilecekleri kuruluş ve ailelerin yanı olduğu unutulmamalıdır.
Çocuk Hakları Komisyonu olarak çocuklarımızın her alanda maruz kaldığı şiddete karşı duyarlı olmayı,çocukların cezaevlerine kapatılmadığı,küçük yaşta evlendirilmediği, şiddete ve tecavüze maruz kalmadıkları bir toplumda huzur ,barış içinde yaşadıkları bir ortam içinde milli ve manevi değerlere bağlı,yenilikçi düşüncelere açık üreten,paylaşan ülkemizi her konuda bir adım ileriye götürecek tüm çocukların 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kutlu olsun.
SİVAS BAROSU KADIN VE ÇOCUK HAKLARI KOMİSYONU
ADINA
BARO YÖNETİM KURULU ÜYESİ